SONPAZARLAMACILAR
 
  ANA SAYFA
  VİDEO KLİPLERİMİZ
  BİNAMIZ
  YÖNETİM KADROMUZ
  SATIŞ VE KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ
  PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ
  MALİ İŞLER VE MUHASEBE MÜDÜRLÜĞÜ
  STOK VE DAĞITIM MÜDÜRLÜĞÜ
  İDARİ İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ
  TANITIM VE MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ MÜDÜRLÜĞÜ
  HAZİRAN BULUŞMA YEMEĞİMİZ-1
  HAZİRAN BULUŞMA YEMEĞİMİZ-2
  KASIM BULUŞMA YEMEĞİMİZ-1
  KASIM BULUŞMA YEMEĞİMİZ-2
  ETKİNLİKLERİMİZ-1
  ETKİNLİKLERİMİZ-2
  ETKİNLİKLERİMİZ-3
  ETKİNLİKLERİMİZ-4
  ETKİNLİKLERİMİZ-5
  ETKİNLİKLERİMİZ-6
  FAALİYETLERİMİZ-1
  FAALİYETLERİMİZ-2
  GÖNÜL DEFTERİMİZDEN
  ESKİLERDEN BİR DEMET
  CEVİZLİ KAMPÜSÜ
  MAKALE - CEVİZLİ
  DUYURULAR
  BİZDEN HABERLER
  PAZARLAMA FORUM
  EĞLENCE
  CANLI TV SEYRET
  SON DAKİKA HABERLERİ
  GAZETELER
  EKONOMİ
  HAVA DURUMU
  SİNEMA
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ZİYARET İSTATİSTİĞİMİZ
EĞLENCE

25 Mart 2011

Kırmızı başlıklı kız ninesine kurabiye götürüyormuş. Yolda yürürken bir ağacın arkasından kurdun burnunu görmüş :
- Kurt çık ordan gördüm seni…
Kurt :
- Hey Allahım, demiş ve ortaya çıkmış.
Kırmızı başlıklı kız yürümeye devam etmiş. Az sonra bir çalının arkasından kurdun kulaklarını görmüş :
- Kurt çık ordan gördüm seni…
Kurt :
- Hey Allahım, demiş ve yine ortaya çıkmış.
Kırmızı başlıklı kız yürümeye devam etmiş. Biraz sonra bir kütüğün arkasından kurdun kuyruğunu görmüş :
- Kurt çık ordan gördüm seni…
Kurt sinirlenip bağırmaya baslamış :
- Ulan gördüysen gördün, rahat rahat bi tuvaletimizi de mi yapamıycaz be!..

**************************************

Sevgili arkadaşlar
Sonpazarlamacılar yayın ekibi olarak "Sitemize Sahip Çıkalım" çağrımıza duyarlılık gösteren ilk kişi olan Satış ve Kontrol Müdürü
Tanju FIRAT'ın göndermiş olduğu arkadaşlarımızın çoğunun bir arada görüldüğü resmi yayınlıyoruz. Tüm arkadaşlarımızın aynı duyarlılığı göstermesini bekliyoruz.
Teşekkürler Tanju Bey.


Yayın Ekibi

****************************************************

4 ŞUBAT 2011

ŞÜKÜR

Yaşlı kadın oldukça dini bütün bir insanmış. Her sabah kapısının önüne çıkar ve bağıra çağıra dua edermiş:
"Tanrım bize verdiklerin için sana şükürler olsun."
Ve ardından her seferinde yan komşusunun sesi duyulurmuş:
"Tanrı yok kadııııın Tanrı yok!!!"
Yaşlı teyze ne kadar sinirlense de, yine her sabah dua edermiş. Komşu da inadından her seferinde ona böyle bağırırmış.
Bir akşam, komşusu yaşlı teyzeye bir oyun etmeye kalkmış. Markete gidip bir sürü meyve sebze alıp torbalara doldurmuş, yaşlı teyzenin kapısının önüne bırakmış.
Ertesi sabah teyze kapıyı açıp da yiyecekleri görünce çok şaşırmış ve sevinçle bağırmış:
"Sana şükürler olsun Tanrım! Bu gönderdiğin yiyecekler için sana şükürler olsun!!!"
Ağacın arkasından onu seyreden komşusu seslenmiş:
"Tanrı yok kadıııın Tanrı yok!!! O yiyecekleri ben aldım!"
Yaşlı teyze hiç istifini bozmamış:
"Yüce Tanrım sana ne kadar şükretsem azdır! Hem bu yiyecekleri göndermişsin hem de parasını şeytana ödetmişsin!"

****************************************************
16 ARALIK 2010

KEFAL KOCA

Sabah kahvaltıda kadın;
"Eminim, sen bugünün ne olduğunu hatırlamıyorsun bile" dedi;
"Tabii, hatırlıyorum" dedi adam; Çıktı, gitti.

Öğleye doğru kapı çalındı. Çiçekçi çocuk harika bir kırmızı gül buketi bıraktı;
Az sonra kapı tekrar çalındı, bu defa kösedeki pastanenin çırağıydı gelen; Kocaman bir çikolata kutusu bıraktı gitti.
Öğleden sonra gelen kutudan da, olağanüstü güzel bir elbise çıktı;

Kadın kocasının dönmesini zor bekledi ve daha kapıda boynuna sarıldı;"Önce çiçekler, sonra çikolata, ve sonra da elbise.. Bu hayatımdaki en güzel Cumhuriyet Bayramı"
Adam:
".......;Hadi beeeeee."

*****************************************************

25 EKİM 2010

TAKSİCİ
Bir gün taksiye binen bir müşteri şöföre birşey sormak için hafifçe omuzuna dokunur. Şöför bir çığlık aıip, direksiyonun kontrolunu kaybeder, bir otobüse çarpmak üzereyken direksiyonu kırar, kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur ve arkaya dönüp müşteriye bağırır:
- Hayatta bir daha bunu yapmayın!
Müşteri ise sakinlikle bir ufacık dokunmanın onu bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemedigini söyler. Bu arada kendini toparlamış olan şöför, müsteriye
dönüp:
- Haklısınız, aslinda sizin kabahatiniz yok... Bugün benim ilk taksi söförlüğüm,
25 senedir cenaze arabası şöförüydüm.

*****************************************************

27 Eylül 2010

PASAPORT
Amerika'da zencinin biri, pasaportunu kaybetmiş. Aksilik bu ya, o gün de
Türkiye'ye uçacakmis. Kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı! Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leanardo Di Caprio'nun pasaportu. "Ne olursa olsun," demiş ve şansını denemeye karar vermis. Çıkarmış Leonardo'nun fotoğrafını, kendi
fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye'ye. Atatürk Havalimanı'nda görevli
gümrük memuru Temel'in Karşısına
geçmiş. Temel, almis pasaportu; adamin ismine bakmış:
"Leonardo Di Caprio"; fotoğrafa bakmış ; bir zenci adama bakmış; aynı
zenci. Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş:
"Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı.

*****************************************************

1 TEMMUZ 2010

MATEMATİK

Batı ülkelerinden birinde, matematikten sürekli zayıf notlar alan çocuğu, ailesi bir faydası olur düşüncesiyle Katolik okuluna gönderir. Bakarlar ki çocuk hep tam not almakta...
Sebebini cok merak edip sene sonunda çocuğa sorarlar:
-"Ne değisti?" çocuk cevap verir:
- Okulun ilk gününde artı işaretine çivilenmiş adamı görünce durumun ciddiyetini anladım."

*****************************************************

24 Haziran 2010

GÖMLEĞİ BOŞVER

Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermiş:
- Osmanlı yaklaşıyor.
Andrea Doria sormuş:
- Kaç gemi var?
Gözcü:
- 10, 20 kadar.
Komutan hemen emir erini çağırmış:
- Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir. Emir eri şaşırmış:
- Niçin komutanım?
Andrea Doria:
- Savaşırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye.
Bu arada gözcüden yine ses gelmiş:
- Efendim 50 kadar oldular.
Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş:
- Gömleği boşver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir..

*****************************************************

22 Mayıs 2010

AVUKATLAR

Bir mahkeme salonu düşünün... Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır:
- "Bayan Jones.. beni tanıyor musunuz?"
Yaşlı teyze cevap verir:
- "Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir başbelasıydınız. Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız..."
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar:
- "Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?"
Kadın yine cevaplar:
- "Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım. Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor."
Yine herkes şokta. Bütün salonu bir uğultu kaplar. Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırır. Ve ikisine de eğilmelerini söylerek kulaklarına şunu fısıldar:
- "Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikiniz de yandınız..

*****************************************************

27 Nisan 2010

GÜZEL ÇOCUK

Bir gemici geç vakit otele gelmiş. Yer olup olmadığını sormuş:
-İki kişilik bir odada tek yatağım var,
demiş resepsiyon görevlisi,
-Ancak pek tavsiye etmem. Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor.
-Ziyanı yok, demiş gemici,
-Verin bana o yatağı...
Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş:
-Nasıl uyuyabildiniz mi?
-Çok güzel uyudum, demiş gemici.
-Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı?
-Hiç horlamadı...
-Ama nasıl olur?
-Odaya girince yanağından "Merhaba güzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabaha kadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu."

*****************************************************

21 Nisan 2010

ERKEK BEBEK KIZ BEBEK
2 bebek pusetlerinde battaniyelerinin altında oturuyorlarmış.
Biri diğerine sormuş:
- Sen eykek bebek misin kız bebek mi?"
Öteki ellerini havaya kaldırmış:
-Biymiyoyum.. nasıl anlayız ki?
Bizimkisi
-Ben biyiyoyum akıllım bak..."
demiş ve ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş.. 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış ve gülümsemiş:
-Sen kız bebeksin ben de eykek bebeğim..
-Ama neyden anladın??? diye sormuş öteki...
-Çok kolay akıllım... Senin patikleyin pembe benimkiley mavi..."

*****************************************************

3 Nisan 2010

ATEİST
Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamiş. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayi adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam:
"TANRIM!!!" diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamiş.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:
-"Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş.
Adam utanç içinde:
-"Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demiş.
Ses:
-"Peki." diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.
Nehir tekrar akmaya baslamis. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamiş:
-"Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere."

*****************************************************

29 Mart 2010

SOBADAKİ HİKMET

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 metre kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı,"adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"

fizikçi,"adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"

jeolog,"burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"

matematikçi,"sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"

antropolog,"adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş".

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.

Adam cevap verir:

- "Boru yetmedi."

*****************************************************

18 MART 2010

İKİ HEYKEL

Yıllarca, iki kahraman heykeli; biri erkek, biri dişi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmış, ta ki bir gün bir melek cennetten gelene kadar...

Melek;
- "Sizler iyi ve örnek birer heykel oldunuz, bu yüzden ben de size özel bir hediye vereceğim. Yarım saat için sizi canlandıracağım, siz de bu süre içinde ne isterseniz yapabileceksiniz!"

demiş ve melek ellerini çırpar çırpmaz heykeller canlanmış, birbirlerine biraz utanarak yaklaşmışlar, ama sonra hızla parktaki çalılıkların arkasına koşmuşlar. Kısa bir süre sonra çalılıkların arkasından kikirdeşmeler, kahkahalar duyulmuş, çalılar sallanmış. Onbeş dakika sonra, çalılıklardan çıkmışlar, ikisinin de yüzünde geniş bir tebessüm varmış.

- "Onbeş dakikaniz daha var!"
demiş melek, gözlerini anlamlı anlamlı kırparak...

Dişi heykelin yüzündeki tebessüm biraz daha yayılmış ve erkek heykele dönmüş:

- "Harika! Ama bu sefer güvercini sen tut, ben pisliyim kafasına!"

*****************************************************

17 Eylül 2009

DİLEK

Kadının biri kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, kadın lambayı kumların içinden çıkarmış , ovalamış.

Lambadan cin çıkmış kadına;
- Sadece bir dilek hakkın var, iyi düşün öyle dile´ demiş.

Kadın hiç tereddüt etmeden, cebinden bir harita çıkararak

-´Orta Doğu´da barış istiyorum. Bu haritadaki ülkeleri görüyor musun? Bu ülkelerin birbiriyle savaşmayı bırakmasını, barışın tesis edilmesini diliyorum.´ diyivermiş.

Cin haritaya bakmış ve dehşetle

-´ Tanrı aşkına Kadın! Bu ülkeler binlerce yıldır savaşıyorlar. Tamam işimde iyiyim ama o kadar da değil! Bunun yapılabileceğini sanmıyorum.Başka bir dilekte bulun.´ diye bağırmış.

Kadın birkaç dakika düşünmüş ve;

- ´Hayatım boyunca doğru erkeği bulamadım bilirsin; hem düşünceli, hem karizmatik hem eğlenceli biri, sevecen, ilgili, sürekli futbol izlemeyecek ve ömür boyu sadık olacak erkek diliyorum,´ demiş

Cin derin bir iç çekmiş:

- Uzat şu kahrolası haritayı!!!


*****************************************************

23 Temmuz 2009

SARI KIZ MESELESİ

Yaşlı bir çiftçi trafik kazasında mağdur olduğu gerekçesiyle, mahkemede savunma yapmaktaydı.
Kazaya sebep olan nakliye firmasının avukatı sordu:

-Kaza yerine gelen polis ekibine 'İyiyim' demediniz mi?

Çiftçi ifadesine başladı:
-Traktörümün arkasında besili ineğim sarıkız ile birlikte giderken, bu nakliye şirketinin kamyonu......

Avukat sözünü kesti;
-Ayrıntıları sormuyorum, yalnızca şu soruya cevap verin.
Kaza yerine gelen polis ekibine 'İyiyim' Dediniz mi? Demediniz mi?

-Şimdi efendim, biz sarıkız ile birlikte giderken........

Avukat yine çiftçinin sözünü kesti ve hakime dönerek:
-Efendim, Bu adam kaza yerine gelen polis ekibine, kendisine durumunu sorduğu zaman 'Çok iyiyim' demişti.
Şimdi aradan 3-4 hafta geçtikten sonra mağduriyetini öne sürerek, müvekkilimi dava ediyor.
Lütfen kaza sırasında iyi olduğunu söyleyip söylemediği konusunda ki soruma doğrudan cevap vermesini söyler misiniz?

Hakim:
-Bir dakika. Önce şu sarıkız hikayesini duymak istiyorum.

Çiftçi hakime teşekkür edip, ifadesini sürdürür:
-Bu nakliye şirketinin kamyonu traktörüme çarptığında, ben bir hendeğe, sarıkız başka bir hendeğe savrulduk.
Sersemlemiş bir halde yatarken, diğer taraftan sarıkızın yanık yanık böğürmelerini duyabiliyordum.
Belli ki çok acı çekiyordu.
O sırada hemen ordan geçmekte olan polis ekibi durdu ve memurlardan birisi gidip diğer hendekte yatan sarıkıza baktı.
1 - 2 dakika sonra da tabancasını çıkarttı ve inlemekte olan sarıkızı iki kaşının ortasından vurdu.
Ardından elinde dumanı tüten tabancası ile yanıma geldi ve bana 'Sen nasılsın Amca' diye sordu.
Siz olsanız ne cevap verirdiniz?

*****************************************

 
Web Tasarım Ramazan AYCİL - Mart 2011 - www.iyiakrep.com

 
   
Sitemizi 12010 ziyaretçi (25595 klik) kişi ziyaret etti!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol